Jameel Ailesinin iklim değişikliği ile mücadele taahhüdü, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 13: İklim Eylem Planı ile uyumlu

UN SDG 13Dünya –bizim dünyamız- geleceğini tehdit eden iklim değişikliğinden daha ciddi bir riskle daha önce hiç karşılaşmış mıydı? Bu, son on yılda küresel gündemde giderek daha fazla yer tutan bir tehdittir. Ve öyle de olmalıdır. İklim değişikliği, sadece günlük hayatımızda bazı geçici aksaklıklara neden olan bir olumsuzluk değildir. Yaşam tarzımızı, ekosistemimizi ve gezegenimizi; kısacası tüm varlığımızı sonsuza kadar değiştirebilecek bir tehdittir.

İklim değişikliği; sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, seller ve tropikal kasırgalar gibi olağan dışı ve zorlu hava olaylarının sıklığını ve yoğunluğunu halihazırda artırmaktadır. Su yönetimi sorunlarını ağırlaştırarak tarımsal üretimi ve gıda güvenliğini azaltmakta ve sağlık risklerini artırmaktadır. Ayrıca kritik altyapıya zarar vermekte ve su, sanitasyon, eğitim, enerji ve ulaşım gibi temel hizmetleri kesintiye uğratmaktadır. Üstelik yakın zamanda hem hayvan hem de insan göçünü tetikleme olasılığı da mevcuttur.

En son yayımlanan Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporuna göre bilim insanları, yeryüzündeki tüm bölgelerde ve iklim sisteminin genelinde değişiklikler gözlemlemekteler.[1]

İklimde gözlemlenen bu değişikliklerin çoğu, son birkaç bin yıl içinde, hatta belki de son yüz binlerce yıl içinde eşi görülmemiş değişikliklerdir. Devam eden deniz seviyesi yükselmesi ve sıcaklık artışı gibi halihazırda harekete geçmiş bazı değişiklikleri tersine çevirmek, yüzlerce veya binlerce yıl boyunca mümkün olmayacaktır.

Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (Sustainable Development Goal, SDG) 13’ün odağında bu sorunları ele almak ve bu riskleri en aza indirmek yer alır: iklim değişikliği ve etkileriyle mücadele etmek için acil önlem almak.

Paris Anlaşması[2], geri dönüşü olmayan iklim değişikliğini önlemeye çalışmak veya en azından değişikliğin ciddi etkilerini azaltmak için katı hedefler belirlemiştir. Amaç, bu yüzyıldaki küresel sıcaklık artışını, sanayi öncesi seviyelerin üstünde bir değer olan 2 °C’nin altında ve hatta tercihen 1,5 °C’de tutmaktır.

Bunu başarmak için dünyanın 2050 yılında net sıfır karbondioksit (CO2) emisyonu seviyesine ulaşması gerekir.

Paris Anlaşması ayrıca uygun finansal akışlar, yeni bir teknoloji çerçevesi ve gelişmiş kapasite oluşturma çerçevesi yoluyla ülkelerin, iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkma yeteneğini güçlendirmeyi de amaçlamaktadır.

Düzensiz bir ilerleyiş . . .

2015 yılında Paris’te düzenlenen COP 21’de 196 tarafça benimsenmiş olmasına rağmen bu hedeflere yönelik ilerleme, son altı yıldır (küresel COVID-19 salgını ve devamındaki sağlık krizinden kaynaklı küresel sosyal ve ekonomik olumsuzlukların öncesinden beri) son derece karmaşık bir tablo sergilemektedir.

Bilim insanlarına göre, 1,5 °C hedefine ulaşmak için küresel emisyonlar 2030 yılına kadar 2010 yılındaki seviyesinin %45 altına düşürülmelidir.[3] Küresel salgın nedeniyle ekonomik faaliyetlerin azalmasından dolayı emisyonlarda geçici bir düşüş olsa da; CO2 gibi önemli sera gazlarının atmosferdeki konsantrasyonları, 2019’da zaten yeni bir rekor seviyeye ulaşmış olmasına rağmen 2020 yılında da artmaya devam etmiştir.[4]

2019 aynı zamanda kayıtlara geçen ikinci en sıcak yıl olmuştu ve bugüne kadar kaydedilen en sıcak on yılın (2010-2019) son yılıydı[5].

Abdul Latif Jameel Başkan Vekili ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fady Jameel’in Spotlight makalesinde belirttiği gibi, dünya COVID-19 ile mücadele ederken iklim değişikliği ilerleyişine ara vermemiştir. İnsanların hayatları ve geçim kaynakları kurtarılmak isteniyorsa halihazırda acil bir sorun olmasına rağmen gittikçe hızlanan iklim değişikliğini ele almak için derhal eyleme geçilmelidir.

Son IPCC raporunda[6], önümüzdeki onlarca yılda küresel ısınma hedefini aşma olasılıklarına dair yeni tahminler sağlanmakta ve sera gazı emisyonlarında acil, hızlı ve büyük ölçekli azalmalar olmadığı sürece ısınmayı 1,5 °C veya hatta 2 °C’ye kadar sınırlama hedefinin çok gerisinde kalacağımız belirtilmektedir.

Rapor, 1850-1900 yıllarından bu yana insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının yaklaşık 1,1 °C’lik ısınmadan sorumlu olduğunu göstermekte ve önümüzdeki 20 yıl içinde bu ortalama küresel ısınma değerinin 1,5 °C’ye ulaşması veya bu değeri aşmasının beklendiğini ifade etmektedir.

Bu değerlendirme, ısınmanın tarihi geçmişini değerlendirme amaçlı gelişmiş gözlemsel veri kümelerine ve iklim sisteminin insan kaynaklı sera gazı emisyonlarına verdiği tepkinin bilimsel açıdan anlaşılması yönünde kaydedilen ilerlemeye dayanmaktadır.

Valérie Masson-Delmotte
IPCC I. Çalışma Grubu Eş Başkanı

IPCC I. Çalışma Grubu Eş Başkanı Valérie Masson-Delmotte, rapor üzerine “Bu rapor, göz ardı etmeye meyilli olduğumuz gerçeklerin bir dökümüdür.

“Geçmişteki, günümüzdeki ve gelecekteki iklim hakkında elimizde artık çok daha net bir resim vardır ve bu, nereye gittiğimizi, neler yapabileceğimizi ve nasıl hazırlanabileceğimizi anlamak için çok önemlidir.” açıklamasında bulunmuştur.

Uzun vadeli bir vizyon için taahhüt

İklim değişikliği ile mücadele etmek için IPCC tarafından öngörülen eylem türlerine hazırlanmak, kısa vadeli bir görev değildir. Uzun vadeli düşünme, yatırım ve bağlılık gerektiren bir görevdir ve Jameel Ailesi, son 75 yılda istikrarlı bir şekilde sergilediği bu tutumdan ötürü vakur bir gurur taşımaktadır.

Jameel Ailesinin ulaşım, yenilenebilir enerji, enerji depolama ve su çözümlerinden finansal hizmetler, sağlık, eğitim, geçim kaynakları, yoksulluk, sanat ve kültüre kadar çok çeşitli alanlarda faal şekilde yürüttüğü ticari işlerinin ve hayırseverlik çalışmalarının belirleyici özellikleri; bugünden ilerisini göz önünde bulundurarak, iklim değişikliğinin hafifletilmesine mühim katkılar sunan pek çok alanda titizlikle hesap edilmiş uzun vadeli düşünceler kurmak ve bağlılıkla yatırımlar yapmaktır.

Örneğin su, iklim değişikliğinin temel başlıklarından biridir ve kesinlikle en değerli kaynağımızdır. BM’nin SDG’lerle ilgili İlerleme Güncellemesine[7] göre dünya genelinde, özellikle de kırsal alanlarda ve daha az gelişmiş ülkelerde yaşayan milyarlarca insan halen güvenli şekilde yönetilen içme suyu, sanitasyon ve temel hijyen hizmetlerinden mahrumdur.

Zaten zorlu olan bu durum, iklim değişikliğinin su mevcudiyeti ve su kalitesi bakımından önemli faktörler olan ormanlar, topraklar ve sulak alanlar gibi doğal kaynaklar üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle daha da kötüleşmektedir.

Su altyapısının geliştirilmesi için teknik beceri sunma konusunda uzman olan Almar Water Solutions, su mevcudiyeti ile ilgili Perspectives makalemizde belirtildiği gibi bu durumu ele almak için küresel çabalara katkı sağlamaktadır.

Muharraq Wastewater Plant Bahrain
Muharraq Wastewater Plant Bahrain

Abdul Latif Jameel Enerji ve Çevre Hizmetlerinin bir parçası olan Almar, Bahreyn’de bulunan Muharraq atık su arıtma tesisinde büyük bir paya sahiptir. Almar, GCC bölgesinde 16,5 km derinliğe sahip ilk deşarj kanalizasyon hattı ve atık su toplama ağı olan, günlük 100.000 metreküp atık su arıtma kapasitesine sahip olan bu tesisi işletmek için 29 yıllık bir sözleşme yapmıştır. Ayrıca, Suudi Arabistan’ın Kızıldeniz kıyısında yer alan ve dünyanın en büyük tuzdan arındırma tesislerinden biri olan ödüllü Shuqaiq 3 IWP tesisini geliştiren konsorsiyumun da bir parçasıdır. 2021 sonuna kadar tamamlanması planlanan 600 milyon ABD doları değerindeki bu tesis, her gün yaklaşık 1,8 milyon kişiye 450.000 metreküp temiz su sağlama kapasitesine sahiptir.

Almar, Latin Amerika’daki faaliyetlerini hızla genişletmektedir. 2019 yılında Şilili su arıtma şirketi Osmoflo SpA’nın satın alınması ve 2020 yılında Aguas y Riles SA’da %50 hisse edinilmesi, bu genişlemenin bir parçasıdır. Şirket, bu ülkelerdeki su mevcudiyeti ve sanitasyon gibi sorunların üstesinden gelmek için bölgesel platformunu geliştirmeye devam etmektedir. Ayrıca, şirketin Mısır’daki varlığı da giderek büyümektedir: Ridgwood Group’un satın alınmasıyla birlikte, şirketin işletmekte olduğu tuzdan arındırma tesislerinin sayısı 58’e yükselmiştir.

Günümüz toplumu için neredeyse su kadar önemli olan bir diğer kaynak da enerjidir. Enerji; şehirlerimize güç sağlamakta, evlerimizi ısıtmakta, su ve gıda sistemlerimizi desteklemekte ve fabrikalarımızın çalışmasına olanak tanımaktadır. Ne yazık ki kömür, petrol ve gaz gibi geleneksel karbon bazlı enerji kaynakları, zararlı CO2 emisyonuna neden olarak iklim değişikliğine katkıda bulunan ana etmenlerdir. Bu nedenle sürdürülebilir yenilenebilir enerji tedariklerini önemli ölçüde artırmak, net sıfır emisyon hedeflerimize ulaşmak için hayati önem taşımaktadır.

Önceki bir Abdul Latif Jameel Perspectives makalesinde daha ayrıntılı olarak tartışıldığı üzere, Abdul Latif Jameel Energy’nin önde gelen yenilenebilir enerji şirketi Fotowatio Renewable Ventures (FRV), sürdürülebilir enerjiye geçişe yardımcı olmakta ve iklim değişikliği ile mücadele etmek için yeni teknolojiler keşfetmektedir. Şirket, beş kıtadaki varlığıyla 50’den fazla yenilenebilir enerji tesisi geliştirmiştir ve Avustralya, Orta Doğu, Hindistan, Afrika, ABD ve Latin Amerika’daki küresel güneş enerjisi pazarlarında 2,5 GW’tan fazla proje portföyüne sahiptir.

Ayrıca, FRV’nin özel bir inovasyon kolu olan FRV-X, gerçek anlamda 7/24 kesintisiz yenilenebilir enerji tedarikine olanak tanıyan, şebeke ölçeğinde akü depolama teknolojisine öncülük etmektedir. FRV-X, Dorset’te Holes Bay ve West Sussex’te Contego olmak üzere Birleşik Krallık’taki iki batarya depolama projesi için İngiliz geliştiricilik şirketi Harmony Energy ile ortaklık kurmuş ve yakın zamanda, Essex’teki Clay Tye’da Birleşik Krallık’ın en büyük Batarya Enerji Depolama Sistemini (Battery Energy Storage System, BESS) kurma planlarını duyurmuştur.

Bu konu, Fady Jameel’in sunduğu bu Spotlight podcast’inde daha derinlemesine incelenmiştir.

FRV-X’in daha sürdürülebilir bir geleceğe yatırım yapma taahhüdü, yeni nesil hidrojen yakıtlı toplu taşıma sistemlerindeki faaliyetleriyle de kendini göstermektedir. Bunlardan ilki, 2026 yılına kadar en az 1.000 standart taksi yerine hidrojenle çalışan yeşil araçlar kullanılması için Madrid Profesyonel Taksi Federasyonu ile yapılan iş birliğidir. Abdul Latif Jameel’in uzun süreli otomotiv ortağı Toyota, 600 km’ye kadar yol kat ederek sıfır çevresel etki yaratma kapasitesine sahip, rekor kıran Toyota Mirai yakıt hücreli modeli ile projeye araç tedariki sağlamaktadır.

İkinci önemli hidrojen ulaştırma projesi, FRV-X’in Vectalia ile güçlerini birleştirerek geliştirdiği, İspanya’nın en kalabalık dördüncü eyaleti Alicante’deki ilk büyük ölçekli yeşil hidrojenle çalışan otobüs taşıma sistemidir.

FRV Vectalia HyVus Bus, Alicante

Yeniliğe yatırım yapmak

Bugün toplumumuz için daha sürdürülebilir çözümler sağlamak üzere doğrudan eylemlere yatırım yapmanın yanı sıra Jameel Ailesi, daha iklim dostu bir geleceği güvence altına almaya yardımcı olabilecek fikirlere ve yeniliklere de yatırım yapmaktadır.

Örneğin, Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) yer alan Abdul Latif Jameel Su ve Gıda ve Sistemler Laboratuvarı (J-WAFS), minimum çevresel etki ile güvenli ve dayanıklı yiyecek ve su tedariki için çığır açan araştırmalara, yeniliklere ve teknolojiye fon sağlayan Community Jameel ve MIT ortaklığıyla kurulmuştur.

Profesör John H, Lienhard V
Abdul Latif Jameel Su ve Makine Mühendisliği Profesörü
,MIT’deki Abdul Latif Jameel Su ve Gıda Sistemleri Laboratuvarı (J-WAFS) Direktörü

J-WAFS Direktörü Profesör John H, Lienhard, “J-WAFS, değişen bir gezegende hızla büyüyen ve gelişen nüfusun yerel ve küresel ihtiyaçlarını karşılamak için çevresel etkiyi azaltırken dünya genelinde güvenli ve istikrarlı su ve gıda tedariki sağlamaya yönelik olarak MIT genelinde yürütülen ileri seviyedeki araştırmalara fon sağlıyor.” sözleriyle laboratuvarın çalışmalarını açıklamıştır.

J-WAFS, 2014 yılında kurulduğundan bu yana 60’tan fazla projeye fon sağlamış ve araştırmalarını genişletip ilerletmek için 12 milyon ABD dolarından fazla takip fonu oluşturmuştur. Başarı hikayeleri arasında, iklim değişikliğinin belirsizliklerine dayanmak üzere yetiştirilebilecek iklime dayanıklı bitkiler ve içme suyunu saflaştırmak için ağaç dallarından yapılmış doğal bir ksilen filtresi üzerine yapılan araştırmalar bulunmaktadır.

Bir diğer MIT iş birliği olan Abdul Latif Jameel Yoksulluk Eylem Laboratuvarı (J-PAL), politikaların bilimsel kanıtlardan beslenmesini sağlayarak yoksulluğu azaltmak için çalışan MIT bünyesindeki bir araştırma merkezidir. 2003 yılında kurulan J-PAL, Community Jameel ile uzun süreli iş birliğine 2005 yılında başlamıştır.

Dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerde görev yapan 261’den fazla profesörün bulunduğu bir ağa bağlı olan J-PAL, iklim değişikliği de dahil olmak üzere toplumumuzun geleceğini ilgilendiren bir dizi kritik alana odaklanmaktadır.

İklim değişikliği, küresel yoksulluğu nasıl etkiler? Araştırmalar, iklim değişikliğinin yoksulluk içinde yaşayan insanları orantısız bir şekilde etkilediğini ve küresel açlıkla mücadelede onlarca yılda elde edilen kazanımları tersine çevirme tehlikesi taşıdığını göstermektedir.

Ancak iklim çözümlerinin gerçek dünya üzerindeki etkileri üzerine önemli bir araştırma noksanlığı bulunmaktadır. Dünyanın dört bir yanındaki liderler, iklim değişikliği ve yoksulluğu ele alan çözümler uygulamak için teknoloji ve politikadaki yeniliklerin etkinliği konusunda daha fazla kanıta ihtiyaç duymaktadır. Ve J-PAL’ın en iyi olduğu alan da budur: en etkili politika, proje ve strateji türlerini belirlemeye yardımcı olmak için dünya genelinde veri ve kanıt toplamak.

J-PAL’ın Çevre, Enerji ve İklim Değişikliği bölümü; enerji ve çevre politikalarının, özellikle iklim değişikliğinin etkilerinin hafifletilmesi, kirliliğin azaltılması, iklim değişikliğine uyumlanma ve enerji erişimi üzerindeki gerçek dünya etkilerini ölçmektedir.

Örneğin King İklim Eylem Girişimi (King Climate Action Initiative, K-CAI), dört alanda yürütülen projelere odaklanır: iklim değişikliğinin hafifletilmesi, kirliliğin azaltılması, iklim değişikliği etkilerine uyumlanma ve düşük gelirli topluluklar için enerjiye erişimin iyileştirilmesinin yanı sıra daha temiz kaynaklara geçiş.

Bu girişim, iklim değişikliğinin savunmasız topluluklar üzerindeki etkilerini azaltan programları titizlikle değerlendirmeyi ve ardından en başarılı müdahaleleri ölçeklendirmek için politika yapıcılarla birlikte çalışmayı amaçlamaktadır.

J-PAL Global İcra Direktörü Iqbal Dhaliwal’ın sözleriyle “K-CAI, gerçek dünyada müdahaleleri test ederek ve etkili çözümleri ölçeklendirmek için politika yapıcılarla uzun vadeli ortaklıklar kurarak iklim araştırmalarının anlamlı bir değişiklik yaratmasını sağlamaya yardımcı olmaktadır.”

Özel sermayenin gücünden yararlanma

İklim değişikliğinin en ciddi etkilerini hafifletmeye ve hatta tersine çevirmeye yardımcı olabilecek araştırmalara, politikalara ve teknolojilere yatırım yapmak için özel sermayeyi ve kamu sermayesini yönlendirmek, hem J-WAFS hem de J-PAL’ın temel hedefidir. Bu hedef ayrıca, Jameel Yatırım Yönetimi Şirketi (JIMCO) tarafından işletilen üç yatırım fonundan biri olan JIMCO Stratejik Varlık Fonu‘nun misyonunun da merkezinde yer almaktadır.

JIMCO, Jameel Ailesinin işletme dışı yatırım faaliyetlerini, hem Abdul Latif Jameel ticari iş operasyonlarından hem de Bab Rizq Jameel, Community Jameel, Art Jameel ve Community Jameel Saudi’yi içeren Jameel Hayırseverlik faaliyetlerinden ayrı olarak özel bir yatırım markası altında bir araya getirmektedir.

2018 yılında kurulan Fon; fonlarda net, önemli oranda sürdürülebilir ve uzun vadeli vizyonlar sergileyebilecek sorumlu yatırım fırsatları arayışındadır. JIMCO Stratejik Varlık Fonu Genel Müdürü Stephen Saint Leger’ın sözleriyle Fon, dünya üzerinde olumlu bir fark yaratmak için özel sermayenin gücünü kullanmakla ilgilidir.

Stephen D. Saint Leger
JIMCO Stratejik Varlık Fonu Genel Müdürü

“JIMCO Stratejik Varlık Fonu, strateji ve misyonu bizimkiyle uyumlu olan ve ilgili sektörlerde belli bir derecede uzmanlığa sahip, umut vadeden ve ileri görüşlü fon yöneticilerine yatırım yapar.

Bunlar; gıda ve su üretimi, güvenlik ve arazi kullanımı için sürdürülebilir yaklaşımlardan, ilerlemenin itici güçlerine ve yenilenebilir, sürdürülebilir ve temiz güç kaynaklarına yönelik küresel enerji dönüşümünün eşit paylaşımına kadar uzanmaktadır.”

Bu stratejinin eyleme dönüştürülme örnekleri arasında; kaynak verimliliği, karbonsuzlaştırma, teknolojileri etkinleştirme, yenilenebilir enerji, dağıtılmış enerji modelleri, elektriklendirme ve sürdürülebilir ulaştırmanın elektrokimyasal geleceği, su altyapısı ve onarıcı tarım etrafında sürdürülebilir portföyler oluşturulan fonlara aktarılan yatırımlar bulunmaktadır.

Bunlardan biri de Yeni Zelanda’da sürdürülebilir tarıma yatırım yapan bir fondur.

Fon, yenilikçi teknoloji ve iş modellerini hedefleyerek, düşük performans gösteren çiftlikleri satın alıp dönüştürerek ve boş araziyi çevresel olarak sağlam ancak verimli bir kullanım alanına dönüştürerek sürdürülebilir tarım gündemini ileriye taşımaktadır.

Bu, bazı modern tarım uygulamalarının su, toprak, iklim ve biyoçeşitlilik sistemlerinde neden olduğu zararı hafifletmeyi ve hatta tersine çevirmeyi amaçlayan onarıcı bir gıda üretimi yaklaşımıdır.

Fady Jameel
Fady Jameel
Başkan Vekili ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Abdul Latif Jameel

Sürdürülebilir bir gelecek için ortak vizyon

Dünya, bugüne kadar bilinen en büyük zorluklardan biriyle karşı karşıyayken bu projeler, yatırımlar ve stratejilerin daha net bir şekilde gösterdiği üzere Jameel Ailesi, BM’nin herkes için daha sürdürülebilir bir yaşam için bu alandaki vizyonu doğrultusunda SDG 13’ün iddialı hedeflerine katkıda bulunmaktan gurur duymaktadır.

Abdul Latif Jameel Başkan Vekili ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fady Jameel, “Bugün yaptığımız tercihler ve yatırımlar yoluyla, iklim değişikliği ile mücadele etmeye ve BM’nin SDG hedeflerine ulaşmaya ilişkin küresel çabalara gerçek bir katkı sunabiliriz. Doğru taahhütler ve kararlılıkla ekonomilerimizi desteklemek, çevreyi korumak ve toplumlarımızı gelecekte korumak amacıyla birlikte çalışabiliriz.” sözleriyle geleceğe ilişkin yorumlarını paylaşmıştır.

Jameel Ailesi’nin gerçekleştirdiği faaliyetlerin BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine nasıl katkıda bulunduğu hakkında daha fazla bilgi edinmek için https://jameel75.com/sdg adresini ziyaret ederek videomuzu izleyebilir ve özet raporu indirebilirsiniz.

 

[1] https://www.ipcc.ch/assessment-report/ar6/

[2] https://unfccc.int/process-and-meetings/the-paris-agreement/the-paris-agreement

[3] https://sdgs.un.org/goals/goal13

[4] https://news.un.org/en/story/2020/04/1062332

[5] https://news.un.org/en/story/2020/03/1059061

[6] https://www.ipcc.ch/assessment-report/ar6/

[7] Summary Progress Update 2021: SDG 6 — water and sanitation for all, Birleşmiş Milletler, 21 Şubat 2021