Elektrik, yenilenebilir, güneş enerjili, hibrit – sürdürülebilir enerji bir uzaylı alemi gibi hissettirebilir, ancak şimdi çok gerçekçi.

Fosil yakıtlardan global bir değişim belirtisi olarak daha yeşil enerjiyle kurulan bir geleceğe bakıyoruz. Global ısınmanın etkisinin giderek daha görünür hale gelmesi, kaynakların devam eden tükenmesi ve ham petrol fiyatlarındaki yüksek dalgalanma ile yeni bir gün için plan yapmak ihtiyatlı olacaktır.

Bunun karşısında, petrolün potansiyel gerilemesinin ekonomileri geleneksel olarak bu kaynak üzerine kurulu olan büyük petrol üreten ulusların can damarını tehdit ettiğini düşünebilirsiniz – tabii ki, buna Suudi Arabistan’da dahil.

Ancak bu arka plana karşı Suudi Arabistan hızlı değişen yenilenebilir bir dünyada ödülleri toplamak üzere kendisini uyumlu hale getirerek ve artan biçimde çevreci görünen 2030 için bir vizyonu ortaya koyarak kararlı biçimde inisiyatifi ele almıştır.

Peki bu, pratik koşullarda ne anlama geliyor ve Suudi Arabistan kendi macerasında sürdürülebilirlikte bir bölge lideri haline gelmek için kesin olarak ne yapıyor?

Sürdürülebilir yeniden yapılanma

Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) başlangıç olarak sürdürülebilir yeniden yapılanma inisiyatiflerine liderlik etmiştir. AB Avrupa 2020 stratejisi[1] 17 Haziran 2010 tarihinde Avrupa Konseyi tarafından kabul edilmiş ve müteakiben, AB üye devletlerini akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyümeye dayanan – daha sürdürülebilir bir gelecek için temelleri ortaya koymalarını ve yoğun çevre emisyonu yapan endüstriler, altyapılar ve uygulamaları devreden çıkarmayı hedeflemek suretiyle ekonomik çerçevelerini yeniden düşünmelerine zorlayarak bu on yıllık dönem için ortak bir AB gündemini temsil etmiştir.

Ardından, 2015 yılında BM birkaç yaşamsal stratejik sürdürülebilir hedefi içeren kendi planı Dünyamızı Dönüştürmek: Sürdürülebilir Gelişim için 2030 Gündemi[2]‘ni yayınlamıştır. Bunlar arasında, Hedef 7: Herkes için karşılanabilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye erişimi sağlamak ve Hedef 8: Herkes için sürdürülen, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi, tam ve üretken istihdamı ve iyi çalışmayı desteklemek, bulunmaktadır.

Son olarak, ulusal düzeyde, pek çok ülke kendilerine ait, kendileri içinde ve dışında daha geniş olan bu inisiyatiflere dair aktif sürdürülebilir gündemleri izlemektedirler. Bu ülkeler ilk başta BM Sürdürülebilir Gelişim Hedeflerini şekillendirme konusuyla yoğun biçimde ilişkili olan Birleşik Krallık[3], Almanya[4], çok sayıda İskandinavya ülkeleri (örnek İsveç[5]), Çin[6] ve Hindistan[7]‘dır.

Suudi Arabistan’ın vizyonu

2016’nın başında, bunu Suudi Arabistan izlemiştir. Ülkenin 2030 Vizyonu ve Ulusal Dönüşüm Planı 2020 tutkulu bir reform programını ve ekonomisini çeşitlendirmek suretiyle ülkenin mali pozisyonunu güçlendirmek için uzun vadeli bir yol haritasını ortaya koymuştur.

Ancak bu, daha da fazlasını içeriyor. Vizyon, Suudi Arabistan’ı ‘Arap ve İslam alemlerinin kalbi’, yatırım motoru ve üç kıtayı birbirine bağlayan merkezi olarak yeniden konumlandırmaktır[8] Kadınların araç kullanabilmesine yönelik yakın tarihli kraliyet açıklaması ve Ekselansları Veliaht Prens Mohammed bin Salman tarafından Riyad’da yapılan Geleceğe Yatırım İnisiyatifinde[9] krallığın daha açık ve ‘ılımlı İslam’a döneceğine dair duyurusu dahil olmak üzere değişiklik yolunda görünür adımlar atılmaya başlanmıştır. Aynı zamanda, Suudi Arabistan sınırlarından komşu Mısır ve Ürdün’e uzanacak yeni bir ekonomik bölge olan NEOM için planlarını duyurmuştur.

Vizyon 2030 ayrıca uluslararası firmalara turizm ve diğer hizmetler dahil olmak üzere petrol dışı sektörlerde güçlü yatırım seçeneklerini sunmayı amaçlar. Ülkenin sermaye piyasasını açmanın yanı sıra hükümet, yabancı öz sermaye girişini tetiklemek için çok sayıda yeni endüstri grubunu oluşturacaktır. Kademeli açılma sürecinin parçası olarak, Haziran 2017’de Suudi Borsası (Tadawul)[10] ülkenin sermaye piyasasının şu anda verimlilik, yönetim ve düzenleyici çerçeve bakımından olgunluğa ulaşmakta olduğunu uluslararası yatırımcılara işaret eden önemli bir dönüm noktası olarak etkili MSCI Gelişen Piyasa Endeksi için izleme listesine seçilmiş olduğunu duyurmuştur. Suudi Sermaye Piyasaları Otoritesi başkan yardımcısı, Mohammed Elkuwaiz’e göre yabancı sermaye şu anda Tadawul piyasasının %4’ünü oluşturmaktadır, ancak bu rakamın, düzenleyicinin borsanın ürün yelpazesini çeşitlendirmeyi ve listesine daha geniş bir şirket dizisini çekmeyi amaçlaması nedeniyle, artması beklenmektedir.

Yatırım fırsatları

Gelecek yıllarda 500 milyar ABD dolarını aşan özel ve hükümet yatırımını çekmesi beklenen NEOM projesinin yanı sıra, diğer önemli yatırım fırsatları büyük meblağlarda olacaktır.

İlave projeler arasında şehirler arası – örneğin Mekke ve Medine arasında Harameyn yüksek hızlı demiryolu hattı ve Mekke, Cidde, Dammam ve Medine’de metro hatları ve otobüs güzergahlarını desteklemek üzere 10 yıllık bir plan dahil olmak üzere ana merkezler içinde taşımacılık altyapısının yenilenmesi bulunmaktadır.

Ayrıca, gündeme iyice yerleşen konu, 2018’de potansiyel bir Uluslararası Özelleştirme Arzı (IPO) için hedeflenen, hükümetin değerleme tahminlerine dayalı olarak 100 milyar ABD dolarını elde edebilecek devletin mülkiyetinde bulunan petrol şirketi Saudi Aramco’nun planlı kısmi satışı da bulunmaktadır. Bu planlı satışın gelirleri her zaman Vizyon 2030 ile ilişkili yatırım programlarının desteklenmesi için ayrılmıştır, bu nedenle Suudi Arabistan’ın sürdürülebilir gelişim hedefleri için finansman planının önemli bir parçasıdır.

Mesaj açıktır. Temelde stratejik bir ortak ile ve doğru yönetim, şirketler, girişimciler ve yatırımlar ülkenin muazzam potansiyelinden faydalanabilir – ve aynı zamanda, yeni Suudi Arabistan’da gerçek bir fark yaratabilirler.

Felsefede bir değişim

Öyleyse, Suudi Arabistan artık petrole bağımlı olmayan bir geleceği yaratıyor; ancak bu yenilenme zorla mı yapılıyor yoksa daha çevreye duyarlı, yeşil bir dünyaya katkıda bulunmak için gerçek bir istek de var mı?

Her şey açıkça ortada – ve taahhüt son derece net. AB Avrupa 2020 stratejisini 2010 yılında yayınlarken, Suudi Arabistan ülkedeki enerji verimliliğinin farkındalığını artırmak ve geliştirmek için Suudi Enerji Verimliliği Merkezini (SEEC) kuruyordu. Ardından, Vizyon 2030’da, hükümet Cidde’nin kuzeyindeki King Abdullah Economic City (KAEC) için 1,33 milyar ABD$’lık atom ve yenilenebilir enerji merkezine tahsis ederek SEEC’i destekledi.

O günden bu yana, çok hızlı ve tutarlı bir ilerleme görülmüştür. Enerji, Endüstri ve Maden Kaynakları Bakanı Khalid Al-Falih Ocak 2017’de Abu Dabi’de Dünya Geleceğin Enerjisi Zirvesi’nde Suudi Arabistan’ın 2023 itibarıyla yenilenebilir enerji programlarına 30-50 milyar ABD$ yatırım yapmasının beklendiği Ulusal Yenilenebilir Enerji Programının (NREP) lansmanının yapılacağını duyurdu. Ayrıca, nükleer enerjiye önemli bir planlı yatırımın parçası olarak ülkenin ilk iki ticari nükleer reaktörlerini araştırmanın erken aşamalarında olduğunu da açıkladı. Bakan, Suudi Arabistan’ın kendi yenilenebilir enerji projelerinin Yemen, Ürdün ve Mısır ile bağlantısını yapmanın yolları üzerinde çalıştıklarını da ekledi. Ardından, bakanlık Al Jouf bölgesinde – NREP içinde ilk şebeke ölçeğinde rüzgâr projesi – 400 MW’lık rüzgâr enerjisi üretme kapasitesine ve aynı bölgede bir 300 MW’lık güneş enerjisi projesine ilişkin ihaleleri duyurmuştur. Bakan Al-Falih “bizi 2023 itibarıyla 9,5 GW’lık yenilenebilir bir enerji sağlama yoluna sıkı sıkıya bağlı tutacak” NREP’in ikinci bölümünün lansmanının 2017 bitmeden yapılacağını eklemiştir.

Bu arada, otobüsü, treni ve metro hatlarını yükseltme vaadi şüphesiz bazı motorlu taşıt kullanıcılarını araçlarını evde bırakmaya ikna edecek – ve bu süreçte kirliliği azaltacaktır – buna karşın, bu durum yeni kadın sürücülere araç satışlarında beklenen artış ile dengelenebilir.

Henüz alternatif enerjili araçlara yönelik daha geniş bir politika güdümlü bir değişim olmamasına rağmen, potansiyel kârlı olabilir. Bu da bizi şu soruya yöneltiyor: Elektrikli araçlar (EV) söz konusu olduğunda Suudi Arabistan hangi noktada?

Yolları yeşile dönüştürme

Bugün her şey yerinde dursa da, tüketici davranışı ve algılarındaki değişiklikler esas olarak hibrit teknoloji yoluyla en önde gidiyorlar, buna Suudi Arabistan taşıt kullanıcılarına dünyanın önde gelen yeniliklerini sunan Abdul Latif Jameel Motors’un kapsamlı ağı yoluyla sunduğu Toyota ve Lexus’un gelişmiş hibrit araçları da dahil.

Şu anda, ülke tam EV için yok denecek kadar az ölçekte bir altyapıya sahip, ancak bu, fiilen avantaj olarak işe yarayabilir. Suudi Arabistan politika olarak daha yeşil araçların kullanımını desteklemeye karar verirse, pek çok kârlı fırsatla birlikte faydalar dikkate değer olabilir.

Zorluklar sadece Körfez bölgesine has olmasa da, Suudi Arabistan dünyanın geri kalanının EV altyapısını nasıl uyguladığına bakmak ve samimi olarak daha da iyisini yapmak için güçlü bir pozisyonda bulunuyor.

EV’yi erken benimseyen ülkelerde, EV’nin kabulünün neden ağır ilerlediğine dair üç ana neden var: mesafe, maliyet-fayda karşılaştırması ve altyapı. Suudi Arabistan’ın EV’ye nispeten geç geçişi bu üç nedeni azaltma konusunda fiili olarak avantaj olabilir.

Mesafe             ‘Mesafe endişesi’ terimi, EV sürücülerinin çok çabuk enerjinin bitmesi ve yardımdan çok uzakta kalma korkularından kaynaklanır. Bunu ele almak için, EV üreticilerinin inisiyatif almaları gerekmiştir. Bu yılın başında Motoring Research‘te yayımlanan veri, sadece batarya ile çalışan birkaç EV’nin Yeni Avrupa Sürüş Döngüsü (NEDC) testinden elde edilen mesafe tahminlerini içeriyordu; araştırma, çok sayıda markanın tek şarjla 160 km’yi (100 mil) aşan batarya mesafeleriyle övündüğünü ortaya koymuştu.[11] Nissan Leaf (yakın tarihli bir Bloomberg makalesine göre Temmuz 2017’e kadar dünya genelinde satılan 280.000 araçla, dünyanın en çok satan EV’si) 100 km’yi aşan mesafelere sahip 24kWh ve 30kWh olmak üzere çok sayıda modeli içeriyor; diğer yandan batarya ve fiyat yelpazesinin daha üst ucunda, en üstün performanslı Tesla modelleri tek şarjla 480 km’yi (300 mil) aşabiliyorlar. Yakın tarihli BBC Top Gear tüketici incelemesine göre bunlar arasında, neredeyse tek bir şarjla 500 km (310 km) gidebilen Tesla 3 Long Range bulunuyor.

Mesafe endişesi efsanesi Avrupa’da hâlen bir sorun. Ancak, yeni ve gelişen piyasalarda, yoğun tüketici eğitim programları bilgi boşluklarının doldurulmasına yardımcı oluyor. Örneğin, Çin EV pazarına göreceli olarak geç girdi, ancak mesafe endişesi oradaki satışları etkilememiştir ve bu yıl uygulamaya konulan yerel ve merkezi sübvansiyonlarda kesintilere rağmen, Yeni Enerji Taşıtları (Çin’de bilinen adıyla NEV) üreticileri için önemli bir pazar olmaya devam etmektedir. Çin’de binek araç satışlarında toplam NEV payı diğer tarafta yavaş geçen genel araç pazarına göre Haziran’da %2,5 ile yeni bir rekora ulaşmıştır ve 2017’deki genel satışların 530.000’e ulaşması beklenmektedir. Üstelik, Çin’de NEV binek aracı satışları, bir bütün olarak araç pazarından 20 kat daha hızlı büyümektedir.[12]

Bu rakamlar, Çin’in, Suudi Arabistan’ın açık, kapsamlı bir bilgiyle başlayarak, kendi EV programını planlarken alabileceği bir model olduğunu öneriyor.

Maliyet/fayda    Yakın zamana kadar, sürücülerin EV ile yakıt tasarrufu yapabilmelerine karşın, araçların hâlen içten yanmalı motor eşdeğerlerine göre önemli ölçüde daha pahalı (ve sorun yaratıcı) olduklarına dair argüman süregeliyordu. Bugün üreticiler güçlü bir EV iş modelini ortaya çıkarmak için çok sıkı çalışıyorlar ve Mayıs 2017’de yayımlanan UBS araştırması[13] 2018 itibarıyla, EV ve ICE araçlarının nihai olarak fiyat eşleştirmesini göreceğini ortaya koymuştur. Suudi Arabistan bu yarışa tam anlamıyla katılıncaya kadar, EV fiyat bakımından daha da rekabetçi olacaktır.

Altyapı             Bu kaygılardan bağımsız olarak, muhtemelen Avrupa’daki EV gelişimine balta vuran en büyük sorun, altyapı olmuştur. Almanya’yı bir örnek olarak alın. 2015 ortalarında, ülke yaklaşık olarak mevcut 38.000 Alman EV’si için yalnızca 2.500 dağınık kamu tarafından erişilebilir şarj istasyonuna sahipti. Bir EV için ortalama şarj süresinin, konektöre bağlı olarak 30 dakika (BMW i3) ila 30 saat (Ford Focus Electric) olduğunu unutmayın. Çoğu EV hızlı şarja yanıt veriyor, bu nedenle hızlı şarj cihazlarının takılması yönünde bir yarış vardı, ancak – tekrar Almanya örneğini kullanarak – 2015 itibarıyla halkın erişebildiği sadece 100 hızlı şarj istasyonu bulunuyordu[14]. Altyapının inşası ilk yapılması gereken şey gibi görünüyor ve Suudi Arabistan’ın bu konuda kullanabileceği temiz bir sayfası var.

Yine de, bu türde muazzam ve seyrek nüfusa sahip arazide EV mimarisinin uygulanmasında pratik zorluklar olacaktır. Ülkenin coğrafyasının bir sonucu olarak söz konusu dümdüz mesafeler, listenin en başına mesafe değerlendirmelerini yerleştiriyor. Buna karşı, güneş enerjisi kullanılarak EV bataryalarının şarj edilmesi olasılığını araştıran bir araştırma şekillenmeye başlıyor. Nisan 2016’da Science Direct‘te yayımlanan bir raporda[15], sadece hafta-içi ve günlük şarj olmak üzere iki senaryoya dayalı güneş EV şarjının fizibilitesini dikkate alan bir bakış açısıyla EV şarj etme profillerine karşı Hollanda Meteoroloji Enstitüsü’nden elde edilen veriler değerlendirilmiştir. Bunun kesin olarak araştırma için canlı bir alan ve potansiyel olarak uygulanabilir olduğu ortaya çıkmaktadır.

Boş bir tuval

Standart endüstri bakış açısına göre, aktif EV talebiyle baş etmek için mevcut altyapının uyarlanması zordur ve bu, Norveç gibi bir veya iki kayda değer istisna ile Avrupa’nın çoğunda büyüme üzerinde sınırlayıcı bir etki yaratmıştır.

Bugün, Toyota Motor Corporation yılda 1,5 milyon aracın üzerinde bir oranla 90 ülkede 37 elektrikli araç modelini satmaktadır.[16] IHS-Global Insight verisine göre, bu rakam, tüm global elektrikli araç pazarının yaklaşık olarak %43’üne tekabül etmektedir.

Japonya, Kore ve ABD gibi EV’yi erken kabul eden diğer ülkelerde bu daha az bir sorun olmuş gibi görünüyor. Yine de, boş bir tuval ile başlamak en iyisidir. Bir şarj etme altyapısını ortaya koymadan önce – temiz araç inisiyatiflerini oluşturma – eğitim ve öğretim programlarına dahil etme daha kesintisiz bir EV geçişine yol göstermemize yardımcı olmalıdır. Üstelik, EV’ye sahip olduğunuzda ayrıca bayilikleri/mağazaları, servis merkezlerini, batarya üreticilerini ve şarj cihazı üreticilerini de alırsınız: tümü kendi başına birer büyüme endüstrisi. Aracın bir ICE, hibrit veya EV olduğundan bağımsız olarak, ‘bağlantılı aracın’ yükselişiyle araç üretiminde ön plana çıkmış olan yazılım uzmanları da cabası. Doğrudan eylemde olmasalar bile, bu yardımcı ve tedarik zinciri oyuncuları en azından ithalatı ve vergi gelirlerini yukarı çekecekler.

Bununla birlikte, Suudi Arabistan’daki taşımacılık ekosistemi, muhtemel olarak sosyal girişim felsefesinin şirketlerin ticari yaklaşımlarını tetiklediği durumlarda, onlar için büyük ihtimalle bir cazibe oluşturacaktır. Bu, yalnızca önceleri petrol ve gaz işletmeleri ile çok iyi bilinen bir ülkedeki sosyal ve ekonomik yaşamı daha da çeşitlendirmeye yarayabilir.

GCC’de bugüne kadarki ilerleme

Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ülkeleri arasında, kamu ve özel sektör parasını ve uzmanlığını kullanarak, şu ana kadar yalnızca BAE tam bir EV şarj etme altyapısına yatırım yapmıştır (‘Akıllı Dubai’ inisiyatifinin bir parçası olarak). Tesla şimdi BAE’de fiziki mağazasının açılışını yapmıştır ve Bahreyn, Umman ve Suudi Arabistan’a genişlemeyi amaçladığı bildirilmektedir. Suudi Arabistan’ın, BMW i8 ve geliştirilmekte olan Porsche EV gibi EV süper arabalara ilgisinin olup olmadığı ileride görülecek ve hibrit araçlar ile daha karşılanabilir EV modellerinin ülkenin bireysel taşımacılığının elektrifikasyonuna yönelik hareketinin emekleme dönemlerinde popüler olma ihtimali daha yüksektir. Adını petrol ile duyuran bir ülke için, bir gün araçlarının büyük oranda veya tamamen yeşil ve çevreci olabilmesi kesinlikle güzel bir düşünce.

Bu amaçla, Şubat 2016’da, Abdul Latif Jameel Motors – 2016’da dünya çapında 3,5 milyona ulaşan satışıyla – dünyanın en başarılı ve en popüler hibrit aracı Toyota Prius’un lansmanını bir GCC ülkesinde bir ilk olmak üzere, Suudi Arabistan’da yaptı. Abdul Latif Jameel Motors yaklaşık olarak 300 stratejik olarak yerleştirilmiş satış ve hizmet merkezinden oluşan bir ağla Suudi Arabistan genelinde Toyota kullanıcıları için nerede olurlarsa olsunlar mutlu bir motor hizmeti ve gönül huzuru ile destek sağlıyor.

Daha da ileriye baktığımızda, Reuters Temmuz 2017’de, Toyota Motor Corporation’ın yeni güçlü bir batarya ile çalıştırılan sürüş mesafesini önemli ölçüde artıran ve birkaç dakikada şarj olan bir elektrikli araç üzerinde çalıştığını bildirmiştir. Toyota’nın yeni modeli, Suudi Arabistan’ın 2020 Ulusal Dönüşüm ve en son Vizyon 2030 planı tarihleriyle mükemmel biçimde uyum gösteren bir tarih olarak, 2022’de Japonya’da satmayı amaçladığı bildirilmiştir.

Denklemin üretici tarafı

EV’ler şarj edilebilir bataryalardan güç alırlar. Şarj edilebilir bataryalar elektriğe ihtiyaç duyarlar. Bu elektriğin sürdürülebilir kaynaklardan üretilmesi gerekir aksi halde EV yapılandırması kullanışlı değildir. Daha önceden açıklandığı gibi, yakın yıllarda Suudi Arabistan’da EV denkleminin üretici tarafında önemli hamleler gerçekleşmiştir.

Bu girişimler için gereken yatırımın ölçeği – ve beyan ettikleri güneş ile rüzgar gücünün geliştirilmesine yönelik açık taahhüt – hükümetin EV/sürdürülebilir taşımacılık devriminin üretici tarafında ilerleme kaydetme konusunda devam eden kararlılığını gösteriyor. Kaçınılmaz biçimde, gelen yatırımcılar da kısa bir süre içinde ortaya çıkan fırsatlar üzerinde çalışmaya başlayacaklar.

2030’a Doğru

Suudi Arabistan’ın ekonomisini çeşitlendirmeye ve kültürel ufuklarını genişletmeye yönelik yeni vizyonuyla, 2030 itibarıyla farklı bir ülkeye bakıyor olabiliriz.

Bu nedenle, biz sürdürülebilir sosyal işletme, verimli endüstri merkezleri, yeşil seyahat ve yenilenebilir enerji ülkesine doğru çalışırken, bu altyapıya yatırım yapan şirketlerin hem kendileri için hem de bir bütün olarak ülke için fayda sağlayacakları hatırlanmaya değer bir husustur.

Suudi Arabistan büyük değişiklikler geçiriyor ve bunlar, hem krallığın vatandaşları hem de daha geniş nüfus için yaşam kalitesindeki iyileştirmeleri destekleyecek kapsamlı değişiklikler. Sürdürülebilir taşımacılık bunun bir kısmı; sürdürülebilir gelişim daha geniş anlamda altta yatan gerçek hedef; nihai kurtuluş ise muhtemelen bunu başarmak olacak.

[1] http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=COM:2010:2020:FIN:EN:PDF

[2] https://sustainabledevelopment.un.org/content/documents/21252030%20Agenda%20for%20Sustainable%20Development%20web.pdf

[3] https://www.gov.uk/government/policies/sustainable-development

[4] https://sustainabledevelopment.un.org/memberstates/germany

[5] http://www.government.se/government-policy/the-global-goals-and-the-2030-Agenda-for-sustainable-development/

[6] https://sustainabledevelopment.un.org/memberstates/china

[7] https://sustainabledevelopment.un.org/memberstates/india

[8] http://vision2030.gov.sa/en

[9] http://futureinvestmentinitiative.com

[10] https://www.marketwatch.com/story/saudi-stock-exchange-named-to-watch-list-for-msci-emerging-market-index-2017-06-20-17203432

[12] http://www.ev-volumes.com/country/china/

[13] http://www.advantagelithium.com/_resources/pdf/UBS-Article.pdf

[14] http://nationale-plattform-elektromobilitaet.de/fileadmin/user_upload/Redaktion/AG3_Statusbericht_LIS_2015_engl_klein_bf.pdf

[15] http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0306261916300988

[16] Tokyo Motor Show: Toyota press conference presentation by Didier Leroy, Exec. VP, Toyota Motor Corporation.